Cumhuriyetin 102. yılı dolayısıyla Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda düzenlenen resepsiyona bu yıl ilk kez vatandaşlar da davet edildi. Vali Seddar Yavuz, konuşmasında Malatya’nın deprem döneminin ilk başlarında diğer illerin gerisinde olduğunu kaydederek, “Ve on beş aylık süreç içerisinde “Malatya sahipsiz” sözleriyle başlattığımız dönemde artık biz deprem bölgesi tur bindirdik. Bu bizim sözümüz değil. Bu Ankara’daki büyüklerimizin sözü.” dedi.
Malatya’da 29 Ekim Çarşamba akşamı, Cumhuriyetin ilanının 102. yılı kutlamaları kapsamında Vali Seddar Yavuz’un ev sahipliğinde bir resepsiyon düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’ndaki etkinliğe şehrin protokolü, belediye başkanları, rektörler, kamu kurum temsilcileri, kolluk kuvvetleri ile bu yıl ilk kez geniş bir vatandaş kitlesi katıldı. Kokteyl formatındaki resepsiyonda, Cumhuriyet coşkusu bir kez daha yaşandı. Açılış konuşmasını yapan Vali Seddar Yavuz, katılımcıları en derin sevgi ve saygıyla selamlayarak Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, aziz şehitleri ve kahraman gazileri rahmet, minnet ve şükranla andığını belirten Yavuz, Anadolu’nun vatanlaşma sürecinden bugüne kadar tüm devlet büyüklerini de hürmetle yâd etti.
Katılım dolayısıyla salona şükranlarını sunan Vali Yavuz, “Sevgili Malatyalılar, değerli hemşerilerim, hepinizi en derin sevgi ve saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun. Öncelikle Cumhuriyet Bayramı’mızın kabul törenine teşrifleriniz vesilesiyle her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bugün, yüz iki yıl önce büyük bir mücadelenin sonucunda Millî Kurtuluş Savaşı’mızı başarıya ulaştıran ve her anlamda muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna dönüyorum. Kurtuluş Savaşı’mızın eşsiz komutanı, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Dahası, Anadolu’nun vatan yapılmasıyla bin yetmiş birden bugüne bu uğurda canlarını feda eden tüm aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi de rahmet ve şükranla yâd ediyorum. Dahası, bu toprakları vatan yapmak için mücadele eden tüm devlet büyüklerimizin bilinen, bilinmeyen; bilimde, teknolojide, her alanda bu millete, bu devlete hizmet etmiş tüm büyüklerimize hürmetlerimizi sunuyor ve onları da rahmetle anıyoruz. Hepinizin bildiği gibi cumhuriyet, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak ve onu geçme hedefidir. Muasır medeniyet seviyesi nedir diye sorulacak olursa; sanayi ve teknolojide geriliğimizi gidermek ve bize göre daha üstün teknolojiye, sanayiye sahip ülkelerle yarışabilmek. Çünkü bağımsızlığımızın, hürriyetimizin, kısacası onurumuzu korumak ancak ve ancak bilim, sanayi ve teknoloji yolculuğunda atacağımız adımlara bağlı.” dedi.
“DİĞER İLLERE TUR BİNDİRDİK”
“Türkiye Yüzyılı’nın” teknoloji hamleleriyle inşa edileceğini aktaran Yavuz, “Bunun dışındaki bütün sözler geçerli değildir. O yüzden de hepiniz gibi, yüz iki yıldır biz bilinen sanayiye, teknolojiye, eğitime yatırım yapıyoruz. Ve çok şükür ki cumhuriyetin yüz ikinci yılında özellikle belirli alanlarda artık dünyayla yarışan, rekabet eden bir ülke hâline geldik. Elbette bunu yeterli bulmuyoruz. Çünkü biz dünya üzerindeki en büyük milletlerden bir tanesiyiz. Bana göre dünya üzerinde bir elin parmaklarını geçmeyen büyük millet vardır. Tek şüphesiz bunlardan bir tanesi de Türk milletidir. Millî teknoloji hamlesiyle birlikte ortaya koyduğumuz Türkiye Yüzyılı vizyonu tam da muasır medeniyet seviyesine amaç ve hedefimize uygun bir tasarımdır. Gençlerimizi, çocuklarımızı iyi yetiştirelim. Millî kültürümüzün ve medeniyetimizin çocuklarımıza iyi anlatmalı. Kendi topraklarımızdan büyüyen ve beslenen, tarihten, ecdadıyla sorunlu olmayan; bir tarafı köklerimizde, öbür tarafı dünyayla rekabet eden ve yarışan, çağın gerektirdiği tüm niteliklere sahip bir nesil inşa etmek için hep beraber çalışıyoruz. O yüzden de muasır medeniyet seviyesi kavramını hepimizin içselleştirmesi ve doğru anlaması gerekir. Bu bağlamda özellikle savunma sanayii başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugün başardığı hususlar elbette yarın başaracaklarının da teminatıdır. Malatya öteden bu yana Türkiye’yi elli sene yönetmiş köklü bir kültürü, kadim bir medeniyeti olan, benim de gelmeden önce de hayranlık duyduğum bir şehirdi. Allah’a her zaman hamdediyorum ki ülkemizin her yerinde, özellikle Malatya’mızın böylesine acılarla yoğrulduğu bir dönemde bana Yüce Malatya’ya hizmet etme fırsatı ve nasibi verdi. Bundan her zaman mutlu olduğum ve keyif aldım. Ve on beş aylık süreç içerisinde “Malatya sahipsiz” sözleriyle başlattığımız dönemde artık biz deprem bölgesi tur bindirdik. Bu bizim sözümüz değil. Bu Ankara’daki büyüklerimizin sözü. O yüzden bunları gerçekleştirirken değerli hemşehrilerim öncelikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la güçlü liderliği, Bakanlarımızın her daim şehrimizin ilgisi, valiliğimizin koordinasyonunda milletvekillerimiz özellikle gönül birlikleri çalıştığımız büyükşehir belediye başkanımız Saygıdeğer Sami Er, iki idare amirlerimiz, ilçe belediye başkanlarımız, rektörlerimiz, kamu kurum ve kuruluşları ama en önemlisi Malatya ailesi olarak hep beraber kutlu bir yolda yürüyoruz ve yürümeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“YARALARIN ÇOĞU SARILMIŞ OLACAK”
Çalışmaların büyük bir hızla ilerlediğini vurgulayan Yavuz, “Dolayısıyla bu yılın sonunda acılarımızı, yaralarımızı büyük ölçüde sarmış olacağız ve şehrimizde iddiamız şu ki herkesin gözlerine inanacağı, onur ve gurur duyacağı ve bugünün değil yarının Malatya’sını inşa edeceğiz. Herkes takdir edecek. Bugün elbette inşaatları gördüğümüzde hayal edemeyebilir, tasavvur etmekten çekinebilir. Ama biz ne yaptığımızı, nasıl yaptığımızı, niçin yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. İşte cumhuriyete, devlete, millete hizmet etmek de her şeyden önce bugünü deyip yarına düşünen, yarını tasarlayan iyi yöneticilerle mümkün olabilir. Günü kurtaran, sadece bugüne hitap eden yaklaşımlar belki alkış hassas alsa da ama yarını asla çizemez. Bu vesileyle bir kez daha Cumhuriyet Bayramı’mızı tebrik ediyorum. Gönülden kutluyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kıyamete kadar yaşayacak. Şehitlerimizin mübarek kanlarıyla yoğrulmuş ay yıldızlı al bayrağımız; onurumuz, haysiyetimiz, şerefimiz, bağımsızlığımızın sembolü ay yıldızlı al bayrağımızla inşallah dünyanın her bir tarafında dalgalanmaya devam edecektir. İyi ki varsınız. Hepinizi hürmetle, saygıyla selamlıyorum.” açıklamalarını yaptı.>>MEHMET TURAN ÇİĞDEM
EDİTÖR



















